ÖNEMLİ OLAN BAYRAMDAN SONRASI

 

 

Prof. Dr. M.Esad COŞAN

Nurlu, feyizli, mübarek bir ay geçirdiniz. Allahu Teâlâ, tekrarını nasib etsin.

Bir ay boyu, susamışken su içmeme, acıkmışken yemek yememe, kızıp öfkelenmişken sabretme, nefsin güçlü arzu ve hırslarına karşı çıkma egzersizi yaptınız; iradenizi kullandınız, kuvvetlendirdiniz; gördünüz ki gerçekten "açlık ruhun gıdası" imiş; insan abur cubur, tıka basa yemeyince daha da hafif ve rahat oluyor, sıhhat kazanıyormuş, sigarayı nasıl da bıraktınız? Demek ki vazgeçemiyeceğinizi sandığınız kötü alışkanlık ve tiryaliliklerinizi isterseniz, azmederseniz yenebiliyormuşsunuz!

Hayatınızın olağan, sıkıcı akışı; hay-huylu, çekişmeli sürüklenişi değişti. Ramazan ilâhi ve râhânâ bir halde büründünüz; zühdü, takvayı öğrendiniz; tasavvufun, tarikatın hakikatını, ruhun uhrevi ve deruni huzur ve sükânunu tattınız. Dünyada maddi zevklerden üstün, manevi hazlar da bulunduğunu; süfli materyalist yaşamdan bambaşka ulvi ve rahmani bir yahat tarzı da olduğunu anladınız. Allah'a muti ve iyi bir kul olmanın, hâlisâne ibadet ve taat eyleminin mü'mini nasıl rahatlattığını, nedenli mutlu ve bahtiyar kıldığını gördünüz. Meğer şeytanın yolu ne kadar çirkinmiş, günah ve isyan, ne müthiş bir huzursuzluk kaynağı imiş!

Akşamları nasıl da senenin diğer aylarından farklı bir program uygulayabilirdiniz? Hiç bitmeyecekmiş gibi görünen meşgaleleriniz nasıl silindi? İşinizi yatsılara, gece yarılarına kadar sürdürmediniz; akşamları sıcacık yuvanızda, sevgili aile fertlerinizle sofralarınızın başında nasıl hazır bulundunuz? Ya cömertliğiniz câşa geldi de evinize dostları çağırdınız; ya da bir yakınınızın iftar sofrasına davet olundunuz. Maşallah yatsı namazlarınızı camide cemaatle kılmayı hiç kaçırmadınız, başka zamanki gibi yorgunluk, tembellik göstermediniz. O uzun teravih namazlarını cemaatle, belki de hatim sürerek kıldınız!!!

Geceleri tatlı uykularınızı bölüp sevaplı sahurlara kalktınız, teheccüd namazları kıldınız. Belki de mavi sonsuz gökteki pırıl pırıl yıldızları seyrettiniz. Yaradan'ın azametini görüp ürperdiniz. Abdest tazeleyip elinizde özel mushaf-ı şerifiniz sabah namazına mukabele dinlemeğe gittiniz.

Uykunuz azdı, karnınız açtı, yorgundunuz ama çok mutlu idiniz. Vaazler dinleyip dinin özünü anladınız, ibadet ve taat, hayrat ve hasenat yaptınız. Malınızın zekatını hesaplayıp ayırdınız, cebinize koydunuz, sadakalar verdiniz, fakirleri sevindirdiniz, meleklerle yakınlaştınız melekleştiniz. Ne mutlu sizlere. Bayram sizin hakkınız.

Allah celle celâlüh, cümle ibadet ve hayırlarınızı en üstün mükâfatlarla mükâfatlandırsın. Bayramınız kutlu olsun!
Bayramdan sonra. Ramazanda kurduğumuz mutlu ve manevi düzeni bozacak, yine eski halinize dönecek misiniz?
Hayır, asla, Allah göstermesin, yazdıysa bozsun, hiç öyle şey olur mu!

Rabbimiz cümlemizi korusun. Uyandıktan sonra gaflete, hidayetten sonra delalete, itaatten sonra isyana, imandan sonra küfre, izzetten sonra zillete, sevaptan sonra ikâba, kabulden sonra redde, ikramdan sonra intikama, azaba uğratmasın!

Bundan sonraki bütün ömrümüzü has, halis, hakiki, samimi, istikrarlı bir kul olarak geçirmeyi, salih ameller işlemeyi, rızasını kazanmayı, cennetine girmeyi, cemalini görmekle şereflendirmeyi cümlemize nasip ve müvesser eylesin, amin, bi-hürmeti Seyyidil Mürselin

 

Sayfayı Yazdır